İş İlişkisinde
Ayrımcılık Tazminatının Oluşmasının Şartları
4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. Maddesinde iş
ilişkisinde toplumsal cinsiyet unsurları gösterilerek ayrımcılık yapılmasını
yasaklamıştır.
Kanun koyucu ilgili maddede
"İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce,
felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz.
İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî
süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli
çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.
İşveren, biyolojik veya işin
niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin
yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde,
cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.
Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret
kararlaştırılamaz. İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin
uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz" şeklinde
işçiye toplumsal cinsiyetinden kaynaklanabilecek her türlü ayrımcılığı
yasaklamış ve devamında "İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki
fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti
tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep
edebilir" bendi eklenerek işçinin ayrımcılığa uğraması durumunda hak
edeceği tazminatı ve diğer hakları da belirlemiştir.
Ancak ayrımcılık tazminatının
hangi durum ve şartlarda hak edileceği yargıtay içtihatlarınca belirlenmiş ve
madde metninin dar yorumlanması gerektiği şart koşulmuştur.
Yerleşik hale gelen içtihatlar
uyarınca; 4857 sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesinde düzenlenen ayrımcılık
tazminatı koşullarının oluşması için; öncelikle işverence yapılan farklı
muamelenin ırk, dil, siyasi düşünce, inanç gibi sebeplere dayalı olması gerekmekte
ve bunun mutlaka ispat edilmiş olması zorunludur.
İşçinin ilgili madde kapsamında
değerlendirilebilecek bir sebebe dayalı olarak kendisine ayrımcılık yapıldığını
iddia etmesi durumunda; kendisine uygulanan farklı muamelenin muhakkak olarak
işçinin mensubu olduğu din, dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal
düşünce, inanç, mezhep ve benzeri sebeplere dayanıyor olması gerekmekte ve
bunun mahkeme önünde ispat edilmiş olması gerekmektedir.
Örneğin hamile olduğu
gerekçesiyle işten çıkarılan bir kadın işçinin işten çıkartılmasına salt
hamileliği sebep gösterilmişse; bu durumun ispat edilmesi durumunda, işten
çıkartılan hamile işçi ayrımcılık tazminatına hak kazanacaktır. Ancak işçinin
ücretine zam yapılmamış olması ya da mailine cevap verilmemesi gibi sebepler
yukarıda sayılan toplumsal cinsiyet unsurlarına dayandırılıp ispatlanamıyorsa,
salt bu sebeplerin ayrımcılık yasağının ihlali olarak değerlendirilmesi mümkün
değildir. Bu sebeple anlatıldığı haliyle, ücretine zam yapılmayan ya da mailine
cevap verilmeyen işçi ayrımcılık tazminatına da hak kazanamayacaktır.